Sözler /On Birinci Söz
İnsan kendi ömür müddeti ile tanzim edilmiş hayat safha ve sayfalarından mürekkep kendi kitabını yazan şahit ve müşahit bir kalemdir…
26.5.15
Barla “Nurun rahlesi” ise, Isparta “Nurun medresesi”dir.
............
O sarayın menzilleri ise, şu on sekiz bin âlemdir ki,
herbirisi kendine lâyık bir tarz ile tezyin ve tanzim edilmiştir. İşte o
sarayda gördüğün sanâyî-i garîbe ise, şu âlemde görünen kudret-i İlâhiyenin
mu'cizeleridir. Ve o sarayda gördüğün taamlar ise, şu âlemde, hele yaz
mevsiminde, hele Barla bahçelerinde
rahmet-i İlâhiyenin semerât-ı hârikalarına işarettir. Ve oradaki ocak ve matbah
ise, burada kalbinde ateş olan arz ve sath-ı arzdır. Ve orada, temsilde
gördüğün gizli defînelerin cevherleri ise, şu hakikatte esmâ-i kudsiye-i
İlâhiyenin cilvelerine misâldir. Ve temsilde gördüğümüz nakışlar ve o
nakışların remizleri ise, şu âlemi süslendiren muntazam masnuât ve mevzun
nukuş-u kalem-i kudrettir ki, Kadîr-i Zülcelâlin esmâsına delâlet ederler.
22.5.15
Ey kurtuluş isteyenlerin tahassungahı olan Allahım,
Ey kurtuluş isteyenlerin tahassungahı olan Allahım,
Beni şeytani şehvetlerden kurtar; beşeriyetin kazuratından temizle; Nebin olan Muhammed'i (s.a.v.) sıddıkiyet muhabbetiyle bana sevdirmek suretiyle beni gaflet paslarından ve cehalet vehimlerinden ter temiz kıl-öyle ki, enaniyet fena bulsun ve Allah'ın minnet bahrinde Allah'ın nimetlerine gark olmuş, Allah'tan alıkoyan her meşgaleye karşı Allah'ın kılıcıyla mansur, Allah'ın inayetiyle mahzuz ve Allah'ın himayesiyle mahfuz olarak herşey Allah için, Allah ile, Allah'a ve Allah'tan olsun.
Ey Nurların Nuru, ey bütün sırların Âlimi, ey gecenin ve gündüzün Müdebbiri, ey Melik, ey Aziz, ey Kahhar, ey Rahim, ey Vedüd, ey Gaffar, ey gayb alemlerini her haliyle bilen, kalbleri ve gözleri dilediği gibi halden hale çeviren, ey ayıpları örten ve ey günahları bağışlayan, Günahlarımı bağışla; esbabın tazyikatına maruz ve bütün kapılar yüzüne kapanmış ve doğru yolda gidenlerin tarikine sülük etmek ona zorlaşmış ve bir kazanç elde edemeden ömrünü ve nefsini gaflet ve masiyet meydanlarında bad-ı hava harcamış olan kuluna merhamet et.
Ey dua edildiğinde cevap veren, ey hesapları sür'atle gören, ey Kerim, ey Vehhab,
Hastalığı büyük ve şifası zor, çaresi zayıf ve belası kuvvetli olan ve Senden başka melce ve ümidi bulunmayan kuluna merhamet et.
İlahi, Derdimi, üzüntümü ve şikayetimi Sana arz ediyorum.
İlahi, Senin dergahında hüccetim, hacetimdir; azığım ise fakrım ve çaresizliğimdir.
İlahi, Senin cüd bahirlerinden bir katre bana yeter; Senin af nehirlerinden bir zerre bana kafi gelir, ey Vedüd, ey Vedüd, ey Vedüd, ey şan ve şerefi herşeyden yüce olan Arş-ı Mecid Sahibi, ey Mübdi', ey Muid, ey herşeyi dilediği gibi yapan Fa'alün lima Yürid!
Arşının rükünlerini kaplayan nur-u veçhin hürmetine, bütün mahlükatını hükmüne ram ettiğin kudretin hürmetine ve herşeyi kuşatan rahmetin hürmetine Senden istiyorum. Senden başka ilah yoktur, ey Muğis, bize imdad et. Ve bütün ömrüm boyunca işlediğim bütün günahları ve lisanımın hatalarını rahmetinle bağışla, ey Erhamü'r-Rahimin. Âmin.
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Beni şeytani şehvetlerden kurtar; beşeriyetin kazuratından temizle; Nebin olan Muhammed'i (s.a.v.) sıddıkiyet muhabbetiyle bana sevdirmek suretiyle beni gaflet paslarından ve cehalet vehimlerinden ter temiz kıl-öyle ki, enaniyet fena bulsun ve Allah'ın minnet bahrinde Allah'ın nimetlerine gark olmuş, Allah'tan alıkoyan her meşgaleye karşı Allah'ın kılıcıyla mansur, Allah'ın inayetiyle mahzuz ve Allah'ın himayesiyle mahfuz olarak herşey Allah için, Allah ile, Allah'a ve Allah'tan olsun.
Ey Nurların Nuru, ey bütün sırların Âlimi, ey gecenin ve gündüzün Müdebbiri, ey Melik, ey Aziz, ey Kahhar, ey Rahim, ey Vedüd, ey Gaffar, ey gayb alemlerini her haliyle bilen, kalbleri ve gözleri dilediği gibi halden hale çeviren, ey ayıpları örten ve ey günahları bağışlayan, Günahlarımı bağışla; esbabın tazyikatına maruz ve bütün kapılar yüzüne kapanmış ve doğru yolda gidenlerin tarikine sülük etmek ona zorlaşmış ve bir kazanç elde edemeden ömrünü ve nefsini gaflet ve masiyet meydanlarında bad-ı hava harcamış olan kuluna merhamet et.
Ey dua edildiğinde cevap veren, ey hesapları sür'atle gören, ey Kerim, ey Vehhab,
Hastalığı büyük ve şifası zor, çaresi zayıf ve belası kuvvetli olan ve Senden başka melce ve ümidi bulunmayan kuluna merhamet et.
İlahi, Derdimi, üzüntümü ve şikayetimi Sana arz ediyorum.
İlahi, Senin dergahında hüccetim, hacetimdir; azığım ise fakrım ve çaresizliğimdir.
İlahi, Senin cüd bahirlerinden bir katre bana yeter; Senin af nehirlerinden bir zerre bana kafi gelir, ey Vedüd, ey Vedüd, ey Vedüd, ey şan ve şerefi herşeyden yüce olan Arş-ı Mecid Sahibi, ey Mübdi', ey Muid, ey herşeyi dilediği gibi yapan Fa'alün lima Yürid!
Arşının rükünlerini kaplayan nur-u veçhin hürmetine, bütün mahlükatını hükmüne ram ettiğin kudretin hürmetine ve herşeyi kuşatan rahmetin hürmetine Senden istiyorum. Senden başka ilah yoktur, ey Muğis, bize imdad et. Ve bütün ömrüm boyunca işlediğim bütün günahları ve lisanımın hatalarını rahmetinle bağışla, ey Erhamü'r-Rahimin. Âmin.
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Mesnevi-i Nuriye
İlahi! Günahlar beni lal etti.
İlahi! Günahlar beni lal etti. İsyanımın çokluğu yüzünden
mahcubum. Gafletin şiddeti ise sesimi kıstı. İşte, ben de, seyyidim ve senedim
şeyh Abdülkadir Geylani'nin sesiyle Senin dergah-ı rahmetinin kapısını çalıyor
ve onun, kapıcıya aşina nidasıyla Senin mağfiret kapında nida ediyorum:
• Ey rahmeti herşeyi kuşatan ve ey herşeyin melekütu elinde bulunan Zat,
• Ey hiçbir şey kendisine zarar veya fayda veremeyen Zat,
• Ey hiçbir şey Ona galebe edemeyen ve hiçbir şey Ondan kaçıp gizlenemeyen,
• hiçbir şey Ona ağır gelmeyen ve hiçbir şeyin yardımına muhtaç olmayan,
• hiçbir şey Onu bir başka işten alıkoyamayan,
• hiçbir şey Ona benzemeyen,
• ve hiçbir şey Onu hiçbir şeyden aciz bırakamayan Zat, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde herşeyimi bağışla.
• Ey herşeyi alnından tutup kudretine boyun eğdiren ve herşeyin anahtarları elinde bulunan Zat,
• Ey herşeyden önce var olan Evvel,
• herşeyden sonra baki kalan Âhir,
• herşeyin fevkinde olan Zahir,
• herşeyin dünuna nüfuz eden Batın,
• kudret ve galebesi herşeyin fevkinde bulunan Kahir, Benim herşeyimi bağışla. şüphesiz Senin herşeye kudretin yeter.
• Ey herşeyi her haliyle bilen Alim ve herşeyi kuşatan Muhit ve herşeyi hakkıyla gören Basir,
• Ey herşey her an Onun nazar-ı şuhudunda olan şehid ve herşeyi görüp gözeten Rakib ve ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eden Latif ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde, günah ve hata olarak her neyim varsa hepsini bağışla. Hiç şüphesiz, Senin herşeye kudretin yeter.
Allahım, Gafletten ve kötü arzularımdan Senin izzet-i celaline ve celal-i izzetine, Senin kudret-i saltanatına ve saltanat-ı kudretine sığınırım.
• Ey rahmeti herşeyi kuşatan ve ey herşeyin melekütu elinde bulunan Zat,
• Ey hiçbir şey kendisine zarar veya fayda veremeyen Zat,
• Ey hiçbir şey Ona galebe edemeyen ve hiçbir şey Ondan kaçıp gizlenemeyen,
• hiçbir şey Ona ağır gelmeyen ve hiçbir şeyin yardımına muhtaç olmayan,
• hiçbir şey Onu bir başka işten alıkoyamayan,
• hiçbir şey Ona benzemeyen,
• ve hiçbir şey Onu hiçbir şeyden aciz bırakamayan Zat, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde herşeyimi bağışla.
• Ey herşeyi alnından tutup kudretine boyun eğdiren ve herşeyin anahtarları elinde bulunan Zat,
• Ey herşeyden önce var olan Evvel,
• herşeyden sonra baki kalan Âhir,
• herşeyin fevkinde olan Zahir,
• herşeyin dünuna nüfuz eden Batın,
• kudret ve galebesi herşeyin fevkinde bulunan Kahir, Benim herşeyimi bağışla. şüphesiz Senin herşeye kudretin yeter.
• Ey herşeyi her haliyle bilen Alim ve herşeyi kuşatan Muhit ve herşeyi hakkıyla gören Basir,
• Ey herşey her an Onun nazar-ı şuhudunda olan şehid ve herşeyi görüp gözeten Rakib ve ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eden Latif ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde, günah ve hata olarak her neyim varsa hepsini bağışla. Hiç şüphesiz, Senin herşeye kudretin yeter.
Allahım, Gafletten ve kötü arzularımdan Senin izzet-i celaline ve celal-i izzetine, Senin kudret-i saltanatına ve saltanat-ı kudretine sığınırım.
Mesnevi-i Nuriye
Tevekkül edene Allah kâfidir...
“Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et!”
O dedi:
“Yok, ben bırakmayacağım. Belki zayi olur. Ben kuvvetliyim,
malımı belimde ve başımda muhafaza edeceğim.”
Yine ona denildi:
“Bizi ve sizi
kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyade iyi
muhafaza eder.
Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin.
Hem gittikçe kuvvetten düşersin.
Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu
yüklere takat getiremeyecek.
Kaptan dahi, eğer seni bu hâlde görse ya divanedir diye seni
tard edecek; ya “Haindir, gemimizi itham ediyor, bizimle istihza ediyor,
hapsedilsin!” diye emredecektir.
Hem herkese maskara olursun.
Çünkü ehl-i dikkat nazarında
zaafı gösteren tekebbürünle,
âczi gösteren gururunla,
riyayı ve zilleti gösteren tasannuunla kendini halka müdhike
yaptın, herkes sana gülüyor.” denildikten sonra o biçarenin aklı başına geldi.
Yükünü yere koydu, üstünde oturdu.
“Oh, Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten,
maskaralıktan kurtuldum.” dedi.
İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına
al, tevekkül et! Ta bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hadisenin karşısında
titremekten ve hodfuruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve
tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.
Sözler
8.5.15
Hayırlı Cumalar-Makbul Dualar...
Allah'ım, kalplerimizi İmân ve Kur'ân nuruyla nurlandır.
Allah'ım, bizi Sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla
zenginleştir; Senden müstağnî durma fakirliğine düşürme.
Kendi güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor, Senin havl ve
kuvvetine sığınıyoruz. Bizi Sana tevekkül edenlerden kıl.
Bizi nefsimizin eline bırakma.
Bizi, koruyuculuğunla muhâfaza eyle.
Bize ve erkek, kadın bütün müminlere merhamet et.
Kulun, peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği,
masnuâtının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidâyetinin güneşi,
hüccetinin lisânı, rahmetinin timsâli, mahlûkatının nuru, mevcudâtının şerefi,
mahlûkatının çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşâfı,
rubûbiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli
isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümânı, rubûbiyet
güzelliğinin aynası, şuhud ve işhâdının medârı, âlemlere rahmet olarak
gönderdiğin habîbin ve resûlün olan Efendimiz Muhammed'e, onun bütün âl ve
ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere, melâike-i mukarrebîne
ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle.
Âmin...
7.Söz
..
30.4.15
Cennet Ucuz Değil !!!

"Cehennem ehli ile Cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli,
muradına ermiş olanların tâ kendisidir." [Haşir Sûresi:
59:20.]"
...
20.4.15
Umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua eder ve dualarını bu mübarek şuhur-u selâsede isterim. Bediüzzaman
2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ | 1 بِاسْمِهِ |
1 : Allah’ın adıyla.
3 : Bize, gönderdiğiniz Risale-i Nur’ların harfleriyle, bu Regaib Kandili, Miraç ve Kadir gecelerinin dakikalarındaki âşirelerin çarpımı adedince Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, Cenâb-ı Hak size bir o kadar sevap ve hasene ihsan etsin. Âmin.
Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sadık arkadaşlarım;
Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sadık arkadaşlarım;
Evvelâ: Sizin, bu mübarek şuhur-u selâse ve
içindeki kıymettar leyâli-i mübarekeleri tebrik ediyoruz. Cenâb-ı
Hak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer leyle-i Regaib ve leyle-i
Kadir kıymetinde size sevap versin. Âmin.
Saniyen: Sizin bu defa nurlu hediyelerinizin her
harfine mukabil Cenab-ı Erhamürrahimin defter-i a’mâlinize
bin hasene yazsın ve Âsım’ın ruhuna bin rahmet versin.
Âmin.
Salisen: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ve Risale-i Nur’un
hazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî, elhak,Mu’cizat-ı
Ahmediyenin (a.s.m.) gizli güzelliğini her göze gayet parlak ve güzel
gösteriyor. Cenâb-ı Hak bu kalemi, bu hizmette muvaffak ve
dâim eylesin. Âmin.
Mübarek heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’nin
sisteminde Küçük Ali’nin Mu’cizat-ı Kur’âniyesi, Mu’cizat-ı Ahmediyenin
tam mutabık bir bâki pırlanta tarzında mevki aldı. Erhamürrâhimîn,
her harfine mukabil, yazana on sevap ihsan eylesin. Âmin.
....................
Aziz, Sıddık Kardeşlerim,
Bugün mânevî bir ihtarla, sizin hesabınıza bir telâş, bir
hüzün bana geldi. Çabuk çıkmak istiyen ve derd-i maişet için endişe eden
kardeşlerimizin, hakikaten beni müteellim ve mahzun ettiği aynıdakikada, bir
mübarek hâtıra ile bir hakikat ve bir müjde kalbe geldi ki; beş günden sonra
çok mübarek ve çok sevaplı ibadet ayları olan Şuhûr-u Selâse gelecek. Herbir
hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i şerifte yüzden geçer; Şaban-ı
muazzamda üçyüzden ziyade; ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma
gecelerinde binlere; Leyle-i Kadirde otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideleri
kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet
için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i îmana te'min eden
Şuhûr-u Selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yusufiyede geçirmek, elbette
büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse, ayn-ı rahmettir. İbadet cihetinde
böyle olduğu gibi, Nur hizmeti dahi nisbeten kemiyet değilse de keyfiyet
itibariyle bire beştir. Çünki, bu misâfirhaneye mütemadiyen giren ve çıkanlar,
Nur'un derslerinin intişarına bir vasıtadır. Bazan bir adamın ihlâsı, yirmi
adam kadar faide verir. Hem Nur'un sırr-ı ihlâsı siyasetkârane kahramanlık
damarını taşıyan, Nur'un tesellilerine pekçok muhtaç bulunan mahpus bîçâreler
içinde intişarı için bir parça zahmet ve sıkıntı olsa da ehemmiyeti yok. Ve
derd-i maişet ciheti ise; zaten bu üç ay âhiret pazarı olmasından herbiriniz
çok şâkirdlerin bedeline, hattâ bazınız bin adamın yerinde buraya girdiğinden,
elbette sizin haricî işlerinize yardımları olur diye tamamiyle ferahlandım. Ve
bayrama kadar burada bulunmak, büyük bir nimettir, bildim.
Said Nursî
Azîz Kardeşlerim,
İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisata karşı ihlâs
kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz "İştirak-i a'mâl-i
uhrevî" düsturuyla; kalemlerle, herbiri diğerinin a'mâl-i sâliha defterine
hasenat yazdırdıkları gibi, lisanlariyle herbirinin takva kal'asına ve siperine
kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu âciz
kardeşinize, bu mübarek Şuhûr-u Selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardımına koşmak,
sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe'nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı
mânevîyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi îman ve sadâkat şartiyle Risale-i
Nur talebelerini; bütün dualarıma ve mânevî kazançlarıma, yirmidört saatte,
"İştirak-i a'mâl-i uhreviye" düsturiyle bazan yüz defadan ziyade
Risale-i Nur talebeleri ünvaniyle hissedar ediyorum.
(Tarihçe-i Hayat)
Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi
hengâmı ve Şuhur-u Selâsenin çok sevaplı ibadet vakti ve zemin yüzündeki
fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle;
gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa,
Risale-i Nur'un hizmeti zararına bir atâlet, bir fütûr ve tevakkuf başlar.
Aziz kardeşlerim, siz kat'î biliniz ki: Risale-i Nur ve
şâkirdlerinin meşgul oldukları vazîfe, rûy-i zemindeki bütün muazzam mesailden
daha büyüktür. Onun için; dünyevî merak-âver mes'elelere bakıp, vazife-i
bâkıyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Mes'elesini çok def'a
okuyunuz, kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.
(Tarihçe-i Hayat )
Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor. Manevî hava da
bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir. Şuhur-u selâse ve
muharremede Âlem-i İslâm manevî havası, umum ehl-i imanın âhiret kazancına ve
ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı
safileştiriyor, güzelleştiriyor. Müdhiş ârızalara ve fırtınalara mukabele
ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder.
(Kastamonu Lahikası)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)