Remizli bir nükte: Şu kâinata dikkat edilse görünüyor
ki, içinde iki unsur var ki her tarafa uzanmış kök atmış:
Hayır-şer,
güzel-çirkin, nef'-zarar, kemal-noksan, ziya-zulmet, hidayet-dalalet, nur-nar,
iman-küfür, taat-isyan, havf-muhabbet gibi âsarlarıyla, meyveleriyle, şu kâinatta
ezdad birbiriyle çarpışıyor, daima tagayyür ve tebeddülâta mazhar oluyor. Başka
bir âlemin mahsulâtının tezgâhı hükmünde çarkları dönüyor.
Elbette, o iki
unsurun birbirine zıt olan dalları ve neticeleri ebede gidecek, temerküz edip
birbirinden ayrılacak, o vakit Cennet-Cehennem suretinde tezahür edecektir.
Madem âlem-i beka, şu âlem-i fenâdan yapılacaktır. Elbette,
anâsır-ı esasiyesi bekaya ve ebede gidecektir. Evet, Cennet-Cehennem, şecere-i
hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu
silsile-i kâinatın iki neticesidir ve şu seyl-i şuûnâtın iki mahzenidir ve
ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudatın iki havuzudur ve lütuf ve
kahrın iki tecellîgâhıdır ki, dest-i kudret bir hareket-i şedîde ile kâinatı
çalkaladığı vakit, o iki havuz münasip maddelerle dolacaktır.
Şu remizli nüktenin sırrı şudur ki: Hakîm-i Ezelî, inâyet-i
sermediye ve hikmet-i ezeliyenin iktizasıyla, şu dünyayı, tecrübeye mahal ve
imtihana meydan ve Esmâ-i Hüsnâsına ayna ve kalem-i kader ve kudretine sayfa
olmak için yaratmış.
Ve tecrübe ve imtihan ise, neşvünemâya sebeptir.
O
neşvünemâ ise, istidatların inkişafına sebeptir.
O inkişaf ise, kabiliyetlerin
tezahürüne sebeptir.
O kabiliyetlerin tezahürü ise, hakaik-i nisbiyenin
zuhuruna sebeptir.
Hakaik-i nisbiyenin zuhuru ise, Sâni-i Zülcelâlin Esmâ-i
Hüsnâsının nukuş-u tecelliyâtını göstermesine ve kâinatı mektubat-ı Samedâniye
suretine çevirmesine sebeptir.
İşte, şu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir
ki, ervâh-ı âliyenin elmas gibi cevherleri, ervâh-ı sâfilenin kömür gibi
maddelerinden tasaffi eder, ayrılır.
İşte, bu mezkûr sırlar gibi daha bilmediğimiz çok ince, âli
hikmetler için, âlemi bu surette irade ettiğinden, şu âlemin tagayyür ve
tahavvülünü dahi o hikmetler için irade etti.
Tahavvül ve tagayyür için zıtları
birbirine hikmetle karıştırdı ve karşı karşıya getirdi.
Zararları menfaatlere
mezc ederek, şerleri hayırlara ithal ederek, çirkinlikleri güzelliklerle cem
ederek, hamur gibi yoğurarak, şu kâinatı tebeddül ve tagayyür kanununa ve
tahavvül ve tekâmül düsturuna tâbi kıldı.
Vakta ki meclis-i imtihan kapandı.
Tecrübe vakti bitti.
Esmâ-i Hüsnâ hükmünü icra etti.
Kalem-i kader, mektubatını tamamıyla yazdı.
Kudret, nukuş-u san'atını tekmil etti.
Mevcudat, vezâifini ifa etti. Mahlûkat,
hizmetlerini bitirdi.
Herşey mânâsını ifade etti.
Dünya, âhiret fidanlarını
yetiştirdi.
Zemin, Sâni-i Kadîrin bütün mucizât-ı kudretini, umum havârık-ı
san'atını teşhir edip gösterdi.
Şu âlem-i fenâ, sermedî manzaraları teşkil eden
levhaları zaman şeridine taktı.
O Sâni-i Zülcelâlin hikmet-i sermediyesi ve
inâyet-i ezeliyesi, o imtihan neticelerini, o tecrübenin neticelerini, o Esmâ-i
Hüsnânın tecellîlerinin hakikatlerini, o kalem-i kader mektubatının hakaikini,
o nümune-misal nukuş-u san'atının asıllarını, o vezâif-i mevcudatın
faydalarını, gayelerini, o hidemât-ı mahlûkatın ücretlerini ve o kelimât-ı
kitab-ı kâinatın ifade ettikleri mânâların hakikatlerini ve istidat
çekirdeklerinin sünbüllenmesini ve bir mahkeme-i kübrâ açmasını ve dünyadan
alınmış misalî manzaraların göstermesini ve esbab-ı zâhiriyenin perdesinin
yırtmasını ve herşey doğrudan doğruya Hâlık-ı Zülcelâline teslim etmesi gibi
hakikatleri iktiza etti.
Ve o mezkûr hakikatleri iktiza ettiği için, kâinatı
dağdağa-i tagayyür ve fenâdan, tahavvül ve zevalden kurtarmak ve ebedîleştirmek
için, o zıtların tasfiyesini istedi ve tagayyürün esbabını ve ihtilâfâtın
maddelerini tefrik etmek istedi. Elbette kıyameti koparacak ve o neticeler için
tasfiye edecek. İşte, şu tasfiyenin neticesinde
Cehennem ebedî ve dehşetli bir suret alıp, taifeleri "Sizler, ayrılın, ey mücrimler!" Yâsin Sûresi, 36:59. tehdidine
mazhar olacak;
Cennet ebedî, haşmetli bir suret giyerek, ehil ve ashabı "Size selâm olsun. Buraya ter temiz geldiniz. Ebediyen kalmak üzere girin Cennete." Zümer Sûresi, 39:73. hitabına mazhar olacak.
Risale-i Nur
Külliyatı/Sözler
...