20.9.21

İntibah

 İnsanlara sorunlarına yönelik çözüm için başvurdukları bazı yetkin görünen kişilerden, onları farkında olmadan yalnızlaşmaya ve başarısızlığa yönelten öneriler alırlar.

Örneğin,  tüm ego merkezli önermeler bireyi kendi ile baş başa bırakacak içerik taşıyorsa bu durum gerçek kazanımdan ve istikrar süreçlerinden uzak kalmak anlamına gelmektedir.

Böylelikle uzun süren danışma beraberlikleri kısır döngü formuna bürünecektir.

Oysa tüm konumlama yaratılış gerçekliliğine uygun planladığında istenilen sonuca ulaşmak gayet mümkündür.

Hakikatte olan işleyiş düzeneği, farkındalık, işlevsellik ve çözüm gereklilik şartlarının oluşması şeklinde kuruludur.

Diğer bir ifade ile İntibah, muamele, terettüp şeklindedir.

Bu durum, insana ait olan cüz-i irade ile yaratıcıya ait külli iradesi arasında bağlılığın, akıl ve fiilin birleşimi ile kendini gösteren tercih ve uygulamalar ile ortaya çıkar.

Dolayısıyla gereklilik şartlarının oluşması, çözümün gerçekleşmesine neden olacak durumsal konumun sağlanması demektir.

Çünkü hayatı var eden, yönetimsel olarak duruma hem hâkim hem sahiptir.

Bu bağlamda, hayat ilkeleri, yaşam prensipleri gibi nitelikli önermeler yaratıcıya ait değerler ile belirlenmiştir.

Belirlenen bu içerik inanca ait tüm argümanlarda detaylı bir şekilde bulunmaktadır. Din ve inanç bilgisi aslında, bir bütünlük içinde eylem ve sonuçları itibariyle yürürlükte olan yaşamsal yasaları tanımlar.

Söz konusu anlatı ve deliller hakkında işlevsiz ön bilgi sahibi olmak yüzeysel edinimler olmakla birlikte, işlevsel ilgi ve öğrenimler, özümsemekle etkin inanç esaslarına evrilir.

Böylelikle hayatın yalnızca bireye bakan ve tek başına üstesinden gelinecek bir yapıda bulunmadığı anlaşılır.

Söz konusu bu sistemsel yapının dışına çıkıldığında ise kaos başlar.

Asli olan yetersizliğin, farazi bir iktidar telkini ile direnişe başlamasının sonucu mutlak yenilgidir.

Sürekli büyüyen  ve tüm ulusların sosyal yapısını etkileyen psikolojik dejenerasyonun arka planında insanları yalnızlaştıran bir yaklaşım problemleri vardır.

Sonuç itibariyle elde edilen döngü, kalıcı çözümden uzak bir yapıda genişlemeye devam etmektedir.

Sistemin kurulumunun ve işleyiş programına ait özelliklerin bilinmesi, uyum entegrasyonu sağlamak için zorunlu bir durumdur.

Sistemle bütünleşme bilincin dışında yaklaşımların sorunları derinleştirici etkisinden başka bir özelliği yoktur.

İnsanları yaşam algısı, öncelikleri, ulaşmak istedikleri hedefler, hayalleri, fiilleri, edinim yöntemleri hayat alanlarının sınırlarını ve niteliğini belirler. Tüm plan bu davranış ve düşünce diyaloğuna göre şekillenir.

İntibah tabir edilen aydınlanma, uyanma, farkına varma bu kozmik planı, özel ve genel anlamıyla kavramak demektir.

Bu kavrayış düzen denge ilişkisinden kendi konumunu akılcıl belirleyebilmelidir. Prospektüs bilgisi ilaçlardan faydalanmayı maksimum seviyeye çıkarır.

Ancak var ediş yasaları gereği, tercihin serbestliği, düşüncenin baskılanmaması, şahsi değerlendirmelerde tabi olmak ile karşı durmak arsında hür bırakılan insanın eğilimleri, kendi yaşam koşullarını bu yönüyle belirleyeceğinden, yaradılışça tabi olduğu irade ve idarenin farkındalığından uzak duran bir anlayışı benimseyerek,  sadece sanıdan ibaret bir özgürlüğü de kabul edebilir.

Fakat sonuç itibariyle yukarıda ifade edilen plana bağlı çözümlere ulaşım sağlanamaz. Öncül hazların ardından giderek muhakeme ve varımı engelleyici bazı eylemlerle geçici ve tatminsiz rahatlamalar olasıdır.

Bir gerçekliğe dayanmayan asılsız esenlikler, geçici olması sebebi ile hakikatten gelen kazanım ve kalıcı sonuçların katkısından yoksundur.

Oysa tanımlanan tüm var ediş ve ediliş içeriği aktiftir ve yaşama dâhil etki oluşturan bir özelliktedir.

Yani insanın bu şartları kabulden uzak durması, görmezden gelmesi yürürlükte olan işleyişin pozitif ve negatif etkilerinin onu terk edeceği anlamını taşımaz.

Yaratışın kuşatıcı ve aktif niteliği; her şeyi etkileyecek, değişim, başkalaşım, dönüşüm çarklarını aksatmadan çalıştırır. Bir anlamda zaman değirmeni, zamansızlık yolcuğu önünde ne varsa onu sonsuzluğa göre biçimlendirir.

Her başlayan biter, her gelen gider, her yeni eskir, her taze bayatlar, her güzel çirkinleşir, her yaşayan ölür.

Evet, izlediğimiz kosmos ait bu denli bir alan hâkimiyeti, kanun koyuculuk ve güncel işleyiş, büyük aktivasyona ve her şeyin her şeye ile olan ilintisi ve ilişkisine rağmen, insanı adeta yalnızlığa iten yönelimleri ile bağımsızlık barındıran önermelerin sorun arttıran yapısından uzak durulmalıdır.

Bu realiteye rağmen bazı insanların tercih ettikleri yaşam şekillerinde sanı esaslı bağımsızlığın ileri bir derecesi vardır. O da kişinin bildiği halde kasıtlı bir şekilde önceliğin kendisi ve hazları olduğu yönünde gösterdiği iradedir.

Yaratılış yasalarında bu talep ve iradenin karşılığı, sonsuzluktan yoksunluk bedeli ile verilir.

Bununla birlikte kendi dışındaki dünya ile ilişkisinde ise hiçbir ahengin farkına varmadan pragmatist anlayış tarafından kuşatılır. Sanatçısı bilinmeyen eserin güzelliğini takdir etmek, alelade ve estetik kavrayıştan uzak bir yaklaşımdır.

Evet, tüm var edilme nedenlerini, geçici ve anlık hedeflere erişmek feda edecekler için, arzu edilen amaç ve zevklere ulaşmalarının önü açıktır. Büyük hırs ve çabalarla ulaşır görünmelerinin arka planında verilen ağır bedellerin sorumluluk dolu gerçekliği ile elde edilenlerin tutulamayan ve de tutunamayan eriyişleri ile durmayıp gidiş hakikatinin elemi vardır.

Aslında insanın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak her şey meşruiyet içinde bulunmaktadır.

Yani insanların talip oldukları maddi ve manevi tüm lezzetler aynıdır. Ancak niyet ve yaklaşım tarzları onlardan faydalanmanın niteliğini ve sonuçsal edimlerin sevinç veya üzüntü gibi türünü belirler.

Belki de bu zor görünen idrak ve intikal süreci, gösterilen içsel dirençler gerçek mutluluğun önünde olan bilinçli engellerdir.

Evet, İnsan aidiyet gerçeği ile öğrendiği veya öğreneceği, itaat ve kabul ile özümsediği inanç prensiplere bağlı olarak kendine bir çizgi belirlediğinde ve iradesini o yönde ilerlemek adına kararlılıkla kullandığında, yalnız kalmaktan ve bırakılmaktan gelen endişe ve korkularından kurtularak,   lehindeki güvenli ve huzurlu yaşam şartlarının kazanımsal oluşumunu temin eder.  

Editör / M.Safitürk