19.8.08

ŞUALAR NOTLARI-3







• “Maneviyatta ve manevî yollarda ve kalbî mesleklerde en doğrusu, en müstakimi ise en kısa ve en kolayıdır.” S:541

Tehevvür göstermek, olur olmaz sinirlenmek insanın kuvve-i gadabiyesinin saptığının alametidir. S:541

• İnsanlar arasında istikameti temsil eden 4 taife;

1-Peygamberler
2-Sıddıklar
3-Şehidler
4- Salihler. S:542

Risalelerdeki iman ve küfür muvazenelerinin menbaı, esası ve üstadı Fatiha suresinin 7. ayetidir. S:543

Namazda okuduğumuz ayetlerin kısa meallerini hatırda tutmak “gafleti dağıtır, ubudiyeti ve münacatı parlatır.” S:544

Peygamberimizin(SAV) ibadeti bütün kâinatın Cenab-ı Hakka karşı yaptıkları ubudiyetin temsilcisi hükmünde. S:545

Cevşen 1001 Esma-i ilahiyi içine alıyor. S:549

Cevşen, maneviyatta terakki eden ariflerin münacatlarının fevkinde. S:549

• “Ben firaktan, zevalden çok inciniyorum.” S:555

• “Risale-i Nur'un çok hakikatları namaz tesbihatında ihtar edilmesi” s:565

• Bütün mahlukattaki *Ölçülü düzgünlük
*Mizanlı intizam, ihatalı bir ilme işaret eder. S: 566

• “Sıfat, mevsufsuz olması muhal ve imkânsız olmasından” s:566

• “Serseri tesadüf, kör kuvvet, sağır tabiat, camid, şuursuz esbab, basit, istilâcı unsurlar; hiçbir cihette bu alîmane, basîrane, hakîmane, merhametkârane, inayetperverane olan iaşe ve idare ve himayet ve tedbire karışamazlar” s:567

• “İlm-i ezelinin iki nevi olan kaza ve kader.” S:568

• “Bir şeyde mertebelerin bulunması, onun zıddı içine girmesi iledir.” S:575

• “Sefahat ve hayat-ı dünyeviyenin lezzetleriyle çok biçare gençleri ve insanları hakaik-i imaniyeden mahrum bırakıyorlar.” S:588

• “Akibeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefahati sefahattan kurtarmanın çare-i yeganesi aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlup etmektir.” S.589

• “Bu fırtınalı zamanın hissi iptal eden ve beşerin nazarını âfâka dağıtan ve boğan cereyanlar, iptal-i his nev'inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor; ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini tam takdir edemiyor.”s:591

• “Eski zamanda bir memlekette bir kâfir-i mutlak yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir.” S:591

• Hizmette kendisini nazara veren sırr-ı ihlası bozar. s:594

• “Demek biz müflis olduğumuz halde, gayet zengin bir mücevherat dükkânının dellâlı ve bir hizmetçisi olmuşuz” s:596

• “Bazı müstensihler, bu bîçare Said hakkında (R.A.) kelimesini bir dua niyetiyle yazmışlar. Ben bozmak istedim, hatıra geldi ki: "Allah razı olsun" manasında bir duadır, ilişme. Ben de bozmadım.”s:596

1933 senesi Risale-i Nur’un en nurani cüzlerinin telifi ve tekemmülü zamanıdır. S:600

1929 senesi Risale-i Nur’un intişarı ve iştiharı ve parlaması tarihidir. s: 600

1906 senesi Üstadın ilk eserlerini verme tarihidir.

• “Manevî bir elektrik olan Resail-in Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” S:601

• Üstad hazretleri “izhar kitabından sonraki medrese usulünce 15 sene ders almakla okunan kitapları yalnız 3 ayda tahsil etmiş.”sh:601

1884 tarihi Üstadın ilim tahsiline başladığı tarih. S:603

1928’de hem alem-i İslamda hem insaniyet dairesinde firavunane bir tuğyanın çıktığı vakittir. S:603

Ölümün hakikati Risale-i Nur’da önemli bir yer almış. S:605

Rabıta-i mevt, Eski Saidi yeni Said’e dönüştüren mühim bir vesile. S:605

1900–1901 seneleri Kur’an’a karşı suikastın planlandığı tarihtir. S:606

1971 için “dehşetli bir cereyanın müntehası tarihi olmak ihtimali var” diyor. S:606

1902 senesi Üstadın tedristen telif vazifesine başladığı tarih. S.607

1907’de Üstad “mücahidane seyahatına” başladığı tarih. S:607

• “Risale-i Nur’un mevzusu ve neticesi Hikmet-i Kur’aniyedir. İsm-i Hakem ve Hakimin cilvesidir. S:609

1886 Üstadın Kur’an dersini almaya başladığı tarih. S:609

• Üstad, 1. Dünya Savaşı için şöyle diyor: “Harb-i umumî vasıtasıyla, bin seneden beri Kur'an aleyhinde teraküm eden Avrupa itirazları ve evhamları âlem-i İslâm içinde yol bulup yayıldılar. O şübehatın bir kısmı fennî şeklini giydi, ortaya çıktı.” S:610

• “Resail-in Nur bu asrın manevi ve müthiş hastalıklarına şifa olmakla.” S:613

• Tahir paşanın Üstad’a Lord Gürzon’un Kur’an’a suikastını okuduğu tarih 1900’dür. S:614

Üstadın hedefi, ilmi gayesi, netice-i hayatı yalnız Kur’an. S:614

• Üstada göre, cifir ilmi;


*Kanun-u ilmi
*Riyazi düstur
*Fıtri namus(kanun)
*Edebi usul
*Gaybi anahtar. S:619

• “Şimdi İslâmlar içinde Nur-u Kur'ana muhalif haletlerin ekserisi, o sû'-i kasdların ve Sevr Muahedesi gibi gaddarane muahedelerin vahîm neticeleridir.”s:623

• “Âlem-i İslâm için en dehşetli asır altıncı asır ile Hülâgu fitnesi ve onüçüncü asrın âhiri ve ondördüncü asır ile harb-i umumî fitneleri ve neticeleri olduğu münasebetiyle” s:624

• “Hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş. Sair asırlarda o ehl-i dalalet âhireti bilmiyor ve inkâr ediyor. Elması elmas bilmiyor, dünyayı tercih ediyor.” S:627

• Üstad hazretleri Süfyaniler için “bu asırda acip bir taife-i dalle” s:627

• Süfyanilerin en savletli zamanı 40’lı yıllar. S:627

• Üstad, Ayet-ül Kübra’yı çok zahmetler içinde yazmış. S:629

• “Geceleyin Celcelutiye'yi okudum. Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Risale-i Nur ile çok meşguldür.” S:630

• “Kıyamet ve haşri ispat eden ve harika hüccetleriyle iştihar eden 29. söz.”s:631

• “Tahavvülât-ı zerratta boğulan maddiyyunları susturan ve zerratın tahavvülâtı ve harekâtını, vazife ve intizamlarını emsalsiz bir tarzda isbat eden Otuzuncu Söz” s:631

• “Malûmdur ki; Risale-i Nur başta otuzüç aded Sözler'dir ve Sözler namıyla yâd edilir”s:632

• “Risale-i Nur'un yıldızları içinde bir güneş hükmünde şakirdlerince telakki edilen Otuzikinci Söz”s:632

• “Sair meşreblerdeki aşk yerinde, Risale-i Nur'un meşrebinde müştakane şefkattir ve re'fetkârane muhabbettir”s:635

• “İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet'in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm İmam-ı Gazalî”s:637

• Ahirzamanda dünya çapında tamir İsm-i ADL VE HAKEM’in tecellisiyle olacak. Yani adalet, mizan, intizam ve hikmetle olacak. S:639

• “Ben, Süryani kelimelerinin manalarını tam bilemediğimden” s:639

• “Gerçi elimde bulunan Celcelutiye nüshası en sahih ve en mutemeddir. İmam-ı Gazalî (R.A.) gibi çok imamlar Celcelutiye'yi şerh etmişler”s:641

• Üstad 20. yy için “Kur’an itibarıyla bu asır dehşetlidir” diyor. S:644

• “Bu karanlık asır” s:644

• “Ben itiraf ediyorum ki: Böyle makbul bir eserin mazharı olmak, hiçbir vecihle o makama liyakatım yoktur. Fakat küçük ehemmiyetsiz bir çekirdekten, koca dağ gibi bir ağacı halketmek; kudret-i İlahiyenin şe'nindendir ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle temin ederim ki: Risale-i Nur'u senadan maksadım, Kur'anın hakikatlarını ve imanın rükünlerini teyid ve isbat ve neşirdir.” S:645

20. asır Resulullahın(SAV) şeriatını ve İslam şeairlerini dehşetli tahrip etmiş. S:646

• “Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal'aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü'min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü'minlerin manevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip, mü'minlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.” S:646

• “Felsefe, her şeyi çirkin, korkunç gösteren siyah bir gözlüktür. İman ise, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür.”s:649

• “Nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir..”



Salih Okur

www.cevaplar.org