30.3.08

Sadâkat ve kanaatle Nur dairesine giren, îmânla kabre girer.

Yirmi Yedinci Mektubun Lahikasından Alınmış Mühim Parçalar ...


Kardeşlerim! Bugünlerde biri Risalet-in-Nur talebelerine, diğeri bana ait iki mes'ele ihtar edildi. Ehemmiyetine binaen yazıyorum:

Birinci Mes'ele: Birinci Şua'da iki-üç âyetin işârâtında, Risalet-in-Nur'un sâdık talebeleri îmanla kabre gireceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarına dair kudsî bir müjde ve kuvvetli bir beşaret bulunduğu gösterilmiştir. Fakat bu pek büyük mes'eleye ve çok kıymetdar işarete tam kuvvet verecek bir delil ister diye beklerdim. Çoktan beri muntazırdım. Lillâhilhamd iki emare birden kalbime geldi:

Birinci Emâre: İman-ı tahkikî ilmel-yakînden hakkal-yakîne yakınlaştıkça daha selbedilmeyeceğine ehl-i keşf ve tahkik hükmetmişler; ve demişler ki: «Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şübheler verip tereddüde düşürebilir.» Bu nev'i îman-ı tâhkikî ise yalnız akılda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letaife sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli o yerlere yetişemiyor; öylelerin îmanı zevalden mahfuz kalıyor. Bu îman-ı tahkikînin vusûlüne vesile olan bir yolu, velayet-i kâmile ile keşf ve şuhud ile hakikata yetişmektir. Bu yol ehass-ı havassa mahsustur, îman-ı şuhûdîdir.

İkinci Yol: İman-ı bilgayb cihetinde sırr-ı vahyin feyziyle bürhanî ve Kur'anî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizaciyle hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zaruret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakaik-i îmaniyeyi tasdik etmektir. Bu ikinci yol; Risalet-in-Nur'un esası, mâyesi, temeli, ruhu, hakikatı olduğunu has talebeleri görüyorlar. Başkalar dahi insafla baksa, Risalet-in-Nur hakaik-ı îmaniyeye muhalif olan yolları gayr-ı mümkin ve muhal ve mümteni' derecesinde gösterdiğini görecekler.

İkinci Emâre: Risalet-in-Nur'un sâdık şakirdleri, hüsn-ü âkibetlerine ve îman-ı kâmil kazanmalarına o derece kesretli ve makbul ve samimî dualar oluyor ki, o duaların içinde hiçbiri kabul olmamasına akıl imkân veremiyor.

Ezcümle: Risalet-in-Nur'un bir hâdimi ve bir tek şakirdi, yirmidört saatte, Risalet-in-Nur talebelerinin hüsn-ü âkibetlerine ve saâdet-i ebediyeye mazhar olmalarına, yüz def'a Risalet-in-Nur talebelerine ettiği duaları içinde hiç olmazsa yirmi-otuz def'a selâmet-i îmanlarına ve hususî hüsn-ü âkibetlerine ve îmanla kabre girmelerine aynı duayı en ziyade kabûle medar olan şerait içinde ediyor.

Hem Risalet-in-Nur'un talebeleri bu zamanda her cihetten ziyade hücuma mâruz îman hususunda birbirine selâmet-i îman hakkındaki samimî, mâsum lisanlarıyla dualarının yekûnu öyle bir kuvvettedir ki, rahmet ve hikmet onun reddine müsaade etmezler. Faraza mecmuu itibariyle reddedilse, tek bir tane onların içinde kabûl olunsa, yine her biri selâmet-i îman ile kabre gireceğine kâfi geliyor. Çünki herbir dua umuma bakar.


sikke-i tasdik-i gaybi