“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
75 -*MAHLÛKAT İÇİNDE EN MÜMTAZ
ŞAHSİYET* *(A.S.M)*
Anlamı: Hâlık-ı Zülcelal’in
yarattığı şeyler içinde en seçkin şahsiyete sahip olan Hz. Muhammed (A.S.M)
*Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan
bir kandil olarak gönderdik*. Ahzâb Sûresi, 33/46.
…Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm, madem masnuat içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz
şahsiyettir. Hem san’at-ı İlâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir
ediyor ve istihsan ediyor. Hem esmâ-i İlâhiyedeki cemâl ve kemâl hazinelerini
lisan-ı Kur’ân ile açmıştır. Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin
kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir surette lisan-ı Kur’ân’la beyan
ediyor. Hem küllî ubûdiyetiyle rububiyet-i İlâhiyeye âyinedarlık ediyor. Hem
mahiyetinin câmiiyetiyle bütün esmâ-i İlâhiyeye bir mazhar-ı etemm
olmuştur.…Mektubat
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm, malûm olan ümmiyetiyle beraber, güya gayr-ı mukayyed olan ruh-u
cevvale ile tayy-ı zaman ederek, mazinin a’mâk-ı hafâsına girerek, hazır ve
müşahid gibi enbiya-yı sâlifenin ahvallerini ve esrarlarını teşrih etmesiyle,
bütün enzar-ı âleme karşı öyle bir dâvâ-yı azimede−ki, bütün ezkiyâ-i âlemin
nazarlarını dikkate celb eder–bilâ perva ve nihayet vüsuk ile müddeasına
mukaddeme olarak, o esrar ve ahvalin ukad-ı hayatiyeleri hükmünde olan
esaslarını zikretmekle beraber, kütüb-ü salifenin ittifak noktalarında musaddık
ve ihtilâf noktalarında musahhih olarak kasas ve ahval-i enbiyayı bize hikâye
etmesi, sıdk ve nübüvvetini intaç eder.
TEZNİB: Cemi’ enbiyanın delâil-i
nübüvvetleri, sıdk-ı Muhammed’e (a.s.m.) delildir ve cemi’ mu’cizatları,
Muhammed’in bir mu’cize-i mâneviyesidir (aleyhimüsselâm). Bunda dikkat edersen
anlayacaksın.
İşaret
Ey birader! Bazan kasem, burhanın
yerini tutar. Zira burhanı tazammun eder. Öyleyse:
*Ona bu kıssaları hikâye ederek
ruhunu mâzinin derinliklerinde ve istikbalin şahikalarında gezdiren ve
hadisatın karanlık köşelerindeki esrar perdesini onun için kaldırana yemin
olsun ki, onun keskin gözü kendisini şaşırtmayacak kadar dikkatli, onun hak
olan mesleği ise insanları aldatmaktan uzaktır*
Evet, neam, onun nur-u nazarına,
hayal, kendini hakikat gösteremiyor ve hak olan mesleği telbisten müstağnidir….Muhakemat
…Yâ Muhammed! Sana muasır
olamadığımdan çok müteessirim. Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa
görmüş, bâdema göremeyecektir. Binaenaleyh, senin huzurunda kemal-i hürmetle
eğilirim…Bismarck
…Evet, madem dost ve düşmanın
ittifakıyla, zât-ı Ahmediye (a.s.m.) mehâsin-i ahlâkın en yüksek mertebelerine
mazhardır. Ve madem bil’ittifak nev-i beşer içinde en meşhur ve mümtaz bir
şahsiyettir…Lem’alar
…Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ya
Resulullahtır ve bütün resullerin ekmeli ve bütün mahlûkatın efdalidir…Mektubat
…İşte, bak: Hüsn-ü sîret ve cemâl-i
suretle mümtaz bir zâtı görüyoruz ki, elinde mu’ciznümâ bir kitap, lisanında
hakaik-âşinâ bir hitap, bütün benî Âdeme, belki cin ve inse ve meleğe, belki
bütün mevcudata karşı bir hutbe-i ezeliyeyi tebliğ ediyor. Sırr-ı hilkat-i âlem
olan muammâ-i acibânesini hal ve şerh edip ve sırr-ı kâinat olan tılsım-ı
muğlâkını feth ve keşfederek, bütün mevcudattan sorulan, bütün ukulü hayret
içinde meşgul eden üç müşkül ve müthiş sual-i azîm olan “Necisin? Nereden
geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” suallerine mukni, makbul cevap verir…Reşhalar
…Muhammed Senin kulun, peygamberin,
âlemlerde seçkin kıldığın kulun, dostun, mülkünün güzelliği, san’atının melîki,
inayetinin pınarı, hidayetinin güneşi, muhabbetinin lisanı, rahmetinin misali,
mahlûkatının nuru, mevcudatının şerefi, …..kâinatının tılsımının keşfedicisi,
rububiyet saltanatının dellâlı, isimlerinin hazinelerinin tarif edicisi,
kullarına Senin emirlerini talim edici, kâinat kitabının âyetlerinin tefsir
edicisi, yarattığın varlıklar üzerindeki tecellilerini görmek ve şuurlu
kullarına göstermek için medar yaptığın zat, kendi cemâline ve isimlerine olan
muhabbetinin ve san’atına ve san’at eserlerine ve mahlûkatının güzelliklerine
olan muhabbetinin aynası; âlemlere rahmet olarak ve bu âlem sarayının
nakışlarındaki renk ve san’atların hikmetleriyle rububiyet saltanatının
mükemmel yapısındaki güzellikleri beyan etmek ve kâinat kitabının
kelimelerindeki, âyetlerindeki ve satırlarındaki hikmetlerin işaretiyle Senin
isimlerinin hazinelerini tarif etmek ve razı olduğun şeyleri bildirmek üzere
gönderdiğin sevgilin ve resulündür, ey Göklerin ve Yerlerin Rabbi! Ona ve âline
ve ashabına ve kardeşlerine, her anda ve her zamanda milyonlar salât ve selâm
olsun……… Yirmi Dokuzuncu Lem'a Tercümesinden
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*
Hem nasıl bir zabit bütün
neferâtının yekûn hizmetlerini kendi namına padişaha takdim eder. Öyle de,
mahlûkata zabitlik eden ve hayvânat ve nebâtâta kumandanlık yapan ve mevcudat-ı
arziyeye halifelik etmeye kabil olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese
vekil telâkki eden insan, “Ancak Sana
kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.”der, bütün halkın ibadetlerini ve
istiânelerini kendi namına Mâbûd-u Zülcelâle takdim eder.
Hem “Bütün mahlûkatının bütün
tesbihatlarıyla ve bütün masnuatının lisanlarıyla Seni tesbih eder, kusurdan
tenzih ederiz.” der, bütün
mevcudatı kendi hesabına söylettirir.”
Hem “Allahım! Kâinatın zerreleri ve
o zerrelerin mürekkebâtı adedince Muhammed’e rahmet et.”der, herşey namına bir
salâvat getirir. Çünkü herşey nur-u Ahmedî (a.s.m.) ile alâkadardır. İşte,
tesbihatta, salâvatlarda hadsiz adetlerin hikmetini anla.
……………….
Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir
amel-i uhrevî istersen; ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek
istersen; ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalb etmeyi seversen, Sünnet-i
Seniyyeye ittibâ et. Çünkü, bir muamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin
vakit, bir nevi huzur veriyor, bir nevi ibadet oluyor, uhrevî çok meyveler
veriyor.
Meselâ birşeyi satın aldın. İcab ve
kabul-ü şer’îyi tatbik ettiğin dakikada, o âdi alışverişin bir ibadet hükmünü
alır. O tahattur-u hükm-ü şer’î, bir tasavvur-u vahiy verir. O dahi, Şârii
düşünmekle, bir teveccüh-ü İlâhî verir. O dahi bir huzur verir. Demek, Sünnet-i
Seniyyeye tatbik-i amel etmekle, bu fâni ömür, bâki meyveler verecek bir
hayat-ı ebediyeye medar olacak olan faideler elde edilir.
“Siz de Allah’a ve Resulüne iman
edin ki, o ümmî peygamber de Allah’a ve Onun sözlerine iman etmiştir. Ve ona
uyun-tâ ki doğru yolu bulmuş olasınız.” fermanını dinle. Şeriat ve Sünnet-i
Seniyyenin ahkâmları içinde cilveleri intişar eden Esmâ-i Hüsnânın herbir isminin
feyz-i tecellîsine bir mazhar-ı câmi’ olmaya çalış….. Yirmi Dördüncü Söz/ Beşinci Dal