Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan zevâle mahkûmdur, sür’atle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekàsız, elemler ruhta bâki kalır.
خَالِقِ خُودْرَا كِه اِينْ هَسْتِى وَدِيعَه هَسْت
Madem hakikat böyledir. Gel, ey hayata çok müştak ve ömre çok talipve dünyaya çok âşık ve hadsiz emellerle ve elemlerle müptelâ bedbahtnefsim! Uyan, aklını başına al! Nasıl ki yıldızböceği kendi ışıkçığınaitimat eder, gecenin hadsiz zulümatında kalır. Balarısı kendine güvenmediği için gündüzün güneşini bulur; bütün dostları olan çiçekleri, güneşin ziyasıyla yaldızlanmış müşahede eder.