“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
144 - *SERVER-İ KÂİNAT* *(A.S.M)*
Anlamı: Kâinatın baş tacı, iftihar kaynağı,
efendisi olan Hz. Muhammed (A.S.M.)
…hâtem-i divan-ı nübüvvet; ve bütün
enbiyanın mu’cizeleri onun dâvâ-yı risaletine birtek mu’cize hükmünde olan
enbiyanın serveri; ve şu Kâinatın mâbihi’l-iftiharı; ve Hazret-i Âdem’e
(aleyhisselâm) icmâlen talim olunan bütün esmânın bütün merâtibiyle tafsilen
mazharı; yukarıya celâl ile parmağını kaldırmakla şakk-ı kamer eden; ve aşağıya
cemâl ile indirmekle yine on parmağından kevser gibi su akıtan; ve bin mu’cizat
ile musaddak ve müeyyed olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm…Sözler
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
*Bismillâhirrahmânirrahîm*,
Salavat-ı bînihaye, ol Server-i
Kâinat ve Fahr-i Âleme hediye olsun ki, âlem, envâ ve ecnâsıyla onun risaletine
şehadet ve mu’cizelerine delâlet ve hazine-i gaybdan getirdiği metâ-ı âlîye
dellâllık ediyor.
Güya âleme teşrif ettiğinden, herbir
nevi, kendi lisan-ı mahsusuyla alkışladığı gibi, Sultan-ı Ezel, zemin ve
âsumanın evtârını intak edip herbir tel başka lisanla mu’cizatının nağamatını
inşad etmekle, o sadâ-yı şirin bu kubbe-i minâda ( gök kubbede) ilelebed
tanîn-endaz etmiştir.(çınlatmıştır)
Güya âsuman, kendi mirac ve melek ve
kamerin elsine-i semaviyesiyle (semavi dilleriyle) risaletini tebrik; ve zemin,
kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu’cizelerine senâhân; ve cevv-i
feza, kendi cin ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşaret (müjde) ve sâyebân
( koruyucu); ve zaman-ı mazi, enbiya ve kütüp ve kâhinlerin rumuz ve
telvihatıyla (ince manalı açıklamalarıyla) o şems-i hakikatin fecr-i sadıkını
göstererek müjdeci; ve zaman-ı hal, yani asr-ı saâdet, lisan-ı haliyle tabiat-ı
Araptaki inkılâb-ı azîmin ve bedeviyet-i sırftan medeniyet-i mahzânın ( tam
eksiksiz medeniyetin) def’aten tevellüdünü ( birden doğuşunu ) şahit göstererek
nübüvvetini ispat; ve zaman-ı müstakbel, kendi vukuat ve fünununun etvar-ı
müdakkikanesiyle ( bilim ve ilimlerdeki derinlemesine olan gelişmeler ) onun
mevkib-i ikbalini ( talihli kabilesini ) istikbal ( karşılama) ve lisan-ı hakîmâne ile irşadatına teşekkür;
nev-i beşer kendi muhakkikleri ile, bahusus hatîb-i beliği ki, şems gibi kendi
kendine burhan olan Muhammed’in (a.s.m.) lisan-ı fasihânesiyle haktan geldiğini
ilân; ve Zât-ı Zülcelâl kendi Kur’ân’ının lisan-ı beliğanesiyle ol Nebiyy-i
Ümmînin ferman-ı risaletini kıraat ediyorlar ve okuyorlar. Muhakemat
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİMDEN/SIFATTAN
HİSSEMİZ;*
… Âlem-i İslâmın şecere-i kübrâsının
menşei, çekirdeği, hayatı, medarı olan mahiyet-i Muhammediye Aleyhissalâtü
Vesselâmın, fevkalâde istidat ve cihazatıyla, âlem-i İslâmiyetin mâneviyâtını
teşkil eden kudsî kelimâtı, tesbihâtı, ibâdâtı, en evvel, bütün mânâlarıyla
hissedip yapmaktan gelen terakkiyât-ı ruhiyesini düşün, Habîbiyet derecesine
çıkan ubudiyet-i Muhammediyenin (a.s.m.) velâyeti sair velâyetlerden ne kadar
yüksek olduğunu anla… Lem’alar