4.5.18

ESMA VE SIFAT-I NEBİ NOTLARI - ( RESUL-İ ZÎŞAN A.S.M )

 “ Bismillâhirrahmânirrahim..”

131 - *RESUL-İ ZÎŞAN* *(A.S.M)*

Anlamı: Yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir ümmete veya bütün beşeriyete Allah tarafından Peygamber olarak gönderilmiş büyük şan sahibi peygamber olan Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm.

“Allahumme ila habibike Muhammedin siracinnuri kalbi harabi musveddi vennadimu Biadedi tarafati uyuni tebki me'al mahzunine Vel muhibbine  Vel memnunine vel mesrurine Salli aleyhi ve sellim “ Âmîn

*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*

*Bismillâhirrahmânirrahîm*,

“Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır—kâfirler isterse hoşlanmasınlar.” Saf Sûresi, 61:8.

Ahmed yaratılmış o büyük Nur-u Ehadden,
Her zerrede nurdur, o ezelden, hem ebedden.

Bir nur ki odur hem yüce, hem lâyetenâhi,
Ol fahr-i cihan Hazret-i Mahbub-u İlâhî.

Parlattı cihanı bu güzel nur-u Muhammed (a.s.m.)
Halk olmasa, olmazdı bir zerre ve bir fert.

Ol nuru ânın, her yeri, her zerreyi sarmış,
Baştan başa her dem bu kesif zulmeti yarmış.

Bir nur ki odur sade ve hem lâyetezelzel,
Ârî ve berî cümleden üstün ve mükemmel.

Bir nur ki bütün zerrede ancak o nümâyân,
Bir nur ki verir kalblere hem aşk ile iman.

Bir nur ki eğer olmasa ol nur hele bir an,
Baştan başa zulmette kalır hem de bu ekvan.

Bir nur ki değil öyle muhat, hem dahi mahsur
Bir nur ki eder kalbi de pürnur, çeşmi de pürnur.

Bir lem’adır andan, şu büyük şems ve kamerler.

Hep işte o nurdan bu acâib koca âlem,
Halk oldu o nurdan yine Cennetle Cehennem.

Şek yok ki o nurdur okunan Hazret-i Kur’ân,
Ol nur-u ezel hem sebeb-i hilkat-i insan.

Herşeye odur mebde’ ve asıl ve esas hem,
Ondan görünür nev-i beşer böyle mükerrem.

Bir zerre değil, bahr-i muhit o bahr-i münirden,
Hem nasıl beşer hiç kalıyor hepsi de birden.

Şek yok ki cihan, katre-i nurundan o nurun,
Şek yok ki bu can, zerre-i nurundan o nurun……………..

… Mahbubuna uyduk, hepimiz ümmeti olduk,
Ağlatma yeter, et bizi handân, yine Ey nur-u Rabbânî!

Ol Ravza-i Pâk-i Ahmedi (a.s.m.) göster bize bir dem,
Artık olalım hep ona kurban, yine Ey nur-u Samedânî!

İslâma zafer ver bizi kurtar, bizi güldür,
A’dâmızı et hâk ile yeksan, yine ey nur-u Furkanî!

Her belde-i İslâm ile, olsun bu yeşil yurd,
Tâ haşre kadar Cennet-i cânan, yine ey nur-u imanî!

Ol Fahr-i Cihan, Âl-i Abâ hakkı için, yâ Rab.
Hıfzet bizi âfât ve belâdan, yâ Nûra’l-Envâr, Bihakkı ismike’n-Nûr!

Hasan Feyzi (Rahmetullahi Aleyh)

*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.] • Rabbim, gönlüme genişlik ver; • işimi kolaylaştır, • dilimdeki tutukluğu çöz, • tâ ki sözümü iyice anlasınlar. [Tâhâ Sûresi: 25-28.]

Allah’ım en efdal, en güzel, en büyük, en zâhir, en tâhir, en hoş, en iyi, en değerli, en azîz, en azîm, en şerefli, en yüksek, en pâk, en mübârek, en latîf salâvâtlarınla; en tam, en çok, en ziyâde, en yüksek, en yüce, en devamlı selâmını bir rahmet, bir rızâ, bir af, bir mağfiret olarak ihsan eyle. Bunlar, cömertlik ve kereminin bağış bulutlardan sağanak halinde artarak devam etsin, iyilik cömertliğinin nefis ve şerefli lütûflarıyla artarak büyüsün, ezeliyetinle mütenâsib olarak, hiç kesilmeden devam etsin, ebediyetine uygun olarak ardı arkası kesilmesin.

Bütün bunlar, kulun, habîbin, resûlün, yaratıklarının en hayırlısı, açık ve parıldayan nur, zâhir ve kesin bürhan, uçsuz bucaksız deryâ, her tarafı kaplayan ışık, parlak güzellik, üstün şeref, şanlı kemâl olan Efendimiz Muhammed’e olsun. Bu, Senin zâtının azametiyle ona getirdiğin salâvât şeklinde olsun. Aynı şekilde onun âl ve Ashâbına da rahmet et. Bu salâvât hürmetine günahlarımızı bağışla, gönlümüze ferahlık ver, kalplerimizi temizle, ruhlarımıza rahatlık ver, sırlarımızı temizle, fikir ve düşüncelerimizi arındır, sırlarımızdaki bulanıklığı sâfîleştir, hastalıklarımıza şifâ ver, kalplerimize vurulmuş kilitleri apaçık fethinin nuruyla aç. Amin!

Sözler / Yirmi Beşinci Söz