“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
107 - *UMUM MELAİKENİN MAKBULÜ* *(A.S.M)*
Anlamı: Tüm meleklerin tarafından beğenilen,
kabul edilen Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm.
…Melâike, bir ümmet-i azimedir ki;
sıfat-ı iradeden gelen ve şeriat-ı fıtriyye denilen evamir-i tekviniyesinin
hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler. Sözler
… Hem şu kâinatın Sânii, şu kâinatı envâ-ı acaip ve ziynetlerle süslendirmek
suretinde yapması ve zîşuur mahlûkatını seyir ve tenezzüh ve ibret ve tefekkür
için ona idhal etmesi ve mukteza-yı hikmet olarak onlara o âsar ve sanayiin
mânâlarını, kıymetlerini ehl-i temâşâ ve tefekküre bildirmek istemesine
mukàbil, en âzamî bir surette cin ve inse, belki ruhanîlere ve melâikelere de
Kur’ân-ı Hakîm vasıtasıyla rehberlik eden, yine bilbedâhe o zâttır….Mektubat
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
…Âlem-i şehadetteki insanlara
inşikak-ı kamer bir mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olduğu gibi, Mirac dahi âlem-i
melekûttaki melâike ve ruhaniyâta karşı bir mucize-i kübrâ-yı Ahmediyedir ki,
nübüvvetinin velâyeti bu keramet-i bâhire ile ispat edilmiştir ve o parlak zât,
berk ve kamer gibi melekûtta şûlefeşân olmuştur...Mektubat
… Es-sebebu ke’l-fâil düsturuyla, bütün ümmetinin bütün zamanlarda işlediği
hasenatın bir misli onun defter-i hasenatına girmesi ve bütün kâinatın
hakikatlerini, getirdiği nurla nurlandırması, değil yalnız cin, ins, melek ve
zîhayatı, belki kâinatı, semâvât ve arzı minnettar eylemesi…Şualar
… Evet, şakk-ı kamer nasıl ki bir mucize-i
risaletidir; nübüvvetini cin ve inse gösterdi. Öyle de, Mirac dahi bir mucize-i
ubûdiyetidir; habibiyetini ervah ve melâikeye gösterdi…Sözler
… Sebeb-i hilkat-i eflâk ve vesile-i
saadet-i dâreyn ve Habîb-i Rabbü’l-Âlemîn olan zât-ı Muhammed-i Arabî
Aleyhissalâtü Vesselâma karşı, nasıl ki melâike nev’inden Hazret-i Cebrâil
Aleyhisselâm kemâl-i muhabbetle hizmetkârlık ediyor…Mektubat
… Hem nakl-i sahih-i kat’î ile, Aşere-i Mübeşşereden İran fatihi Sa’d ibni
Ebî Vakkas haber veriyor ki: “Gazve-i Uhudda, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâmın iki tarafında, iki beyaz libaslı, ona nöbettar gibi, muhafız
suretinde gördük. İkisi de, anlaşıldı ki, meleklerdir. Ve Hazret-i Cebrâil ile
Mikâil olduğunu anladık.”Acaba böyle bir kahraman-ı İslâm “Gördük” dese,
görmemek mümkün müdür?
Hem Ebu Süfyan ibni Hâris ibni
Abdülmuttalib (ammizâde-i Nebevî), nakl-i sahihle haber veriyor ki: “Gazve-i
Bedir’de, gökle yer arasında, beyaz libaslı, atlı zâtları gördük.”
Hem Hazret-i Hamza, Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâmdan niyaz etti ki, “Ben Cebrâil’i görmek istiyorum.”
Kâbede ona gösterdi. Dayanamadı, bîhuş oldu, yere düştü.
*Bu çeşit melâikeleri görmek vukuatı
çoktur. Bütün bu vukuat, bir nevi mu’cize-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmı
gösteriyor ve delâlet ediyor ki, onun misbâh-ı nübüvvetine melekler dahi
pervanelerdir* Mu’cizat-ı Ahmediye A.S.M / Mektubat
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*
Binler âyetleriyle Kur’ân Allah’a
şahit, binler mucizeleriyle Muhammed Allah’a delildir.
Acaip ve garaibiyle denizler Allah’a
şahit, yaprak ve çiçek ve meyveleriyle bitkiler Allah’a delildir. (Yani,
yapraklarıyla tesbih eden, çiçekleriyle hamd eden, meyveleriyle tekbir eden o
süslü, çiçekli ve meyveli bitkiler, Allah’a delildir.)
Tesbih eden yaprakları ve hamd eden
çiçekleri ve tekbir eden meyveleriyle ağaçlar Allah’a şahit; tekbir edici
hayvanlar, tesbih edici hayvancıklar, hamd edici kuşlar, atmosferde kanat
çırpan tehlil edici kuşçuklar Allah’a delildir.
Kâinat mescidinde namaz kılan ve
ibadet eden insanlar ve cinler Allah’a şahit, âlem mescidinde ibadet ve tesbih
eden melekler ve ruhânîler Allah’a delildir.
San’at Allah’ındır; öyleyse övgü de
Allah’a aittir.
Sıbgat Allah’ındır; öyleyse senâ da
Allah’a aittir.
Nimet Allah’ındır; öyleyse şükür de
Allah’a aittir.
Rahmet Allah’ındır; öyleyse hamd
olsun o Allah’a ki Âlemlerin Rabbidir.
Neşhedü enlâ ilâhe illallâhü ve neşhedu enne Muhammeden abduhû ve Resûluhû…( Şahitlik ederiz
ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederiz ki Muhammed onun kulu ve
Resuludür)…….….
Allahım,
Ey âlemlerde seçilmiş Muhammed’in
Rabbi,
Ey Cennet’in ve Cehennem ateşinin
Rabbi,
Ey peygamberlerin ve en hayırlı
kulların Rabbi,
Ey sıddıkların ve iyilerin Rabbi,
Ey âlemlerde küçük ve büyük herşeyin
Rabbi,
Ey tanelerin ve meyvelerin Rabbi,
Ey nehirlerin ve ağaçların Rabbi,
Ey sahrâların ve ovaların Rabbi,
Ey kölelerin ve hürlerin Rabbi,
Ey gecenin ve gündüzün Rabbi,
Akşama erdiğimizde ve sabaha
çıktığımızda Seni şahit tutarız; Senin bütün mukaddes sıfatlarını şahit
tutarız; Senin bütün güzel isimlerini şahit tutarız; Senin yüce âlemlerdeki
bütün meleklerini şahit tutarız; Senin türlü türlü mahluklarının hepsini şahit tutarız;
Senin büyük peygamberlerinin hepsini şahit tutarız……………Yirmi Dokuzuncu Lem'a..