“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
127 - *ŞAHİD-İ SADIK* *(A.S.M)*
Anlamı: Hak ve hakikate tanık, doğru
sözleri buna şahitlik eden Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm.
Allah’tan başka hak bir ilâhın
bulunmadığını kalben tasdik ve lisanen ikrar ettiğime, bütün gören ve görünen
eşyayı şahit gösteriyorum.
Öyle bir Allah ki, vücub-u vücuduna
ve Vahid, Ehad, Ferd, Samed olduğuna Hazret-i Muhammed (a.s.m.) bir şahid-i
sadık ve bir burhan-ı nâtıktır. Mesnevi-i
Nuriye / Katre
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
… Mârifetullah ( Allah’ı bilme ve
tanıma ) denilen kâbe-i kemâlâta ( mükemmel ve eşsiz güzelliklerin merkezine) giden minhacların (yolların) en müstakim ve en
metini, Sahib-i Medine-i Münevvere Aleyhisselâtü Vesselâm yaptığı tarik-i
hadid-i beyzâsıdır ki,( nurlu ve parlak demiryolu) ruh-u hidayet hükmünde olan
Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâm, avâlim-i gaybın ( gözle görülmeyen alemlerin) mişkât ( kandili ) ve zücacesi ( Işığı mükemmel
olarak gösteren cam fanus) hükmünde olan kalbinin mâkes ( ayna ve yansıma yeri)
ve tercümanı makamında olan lisan-ı sâdıkı, (doğru söyleyen lisanı) berahin-i
Sâniin ( herşeyin mükemmel ve sanatlı yaratan Allah’ın varlık delilerinin) en
sadık bir delil-i zihayat ( canlı delili) ve bir hüccet-i nâtıka ( kanuşan delili ) ve
bir burhan-ı fasihtir (hatasız olarak söyleyen,Açık ve güzel ifade eden delildir).
. Evet, hem zâtı, hem lisanı birer burhan-ı neyyirdir. ( parlak nurlu delildir)
Neam, ( evet öyledir ) hilkat tarafından zât-ı Muhammed burhan-ı bâhirdir. (
aşikâr delildir) Hakikat canibinden lisanı, şahid-i sadıktır. Evet, Muhammed
Aleyhisselâtü Vesselâm hem Sânie, hem nübüvvete, hem haşre, hem hakka, hem
hakikate bir hüccet-i katıadır. (Bir şeyin doğruluğunu şeksiz, şüphesiz isbata
vesile olandır) *Allah’ım, Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed’e
(a.s.m.) salât ve selam et*. Muhakemat
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*
*Dünya ve âhirette ebedî ve daimî
süruru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammediyeyi (a.s.m.) kendine
rehber etmek gerektir*. Sözler