“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
88 - *MEVCUDATIN EN MEŞHURU* *(A.S.M)*
Anlamı: Varlıkların içinde herkesçe
bilinen, çok tanınmış, ünü yaygın olan Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm.
Hâlık-ı Âlemi bize târif ve ilân
eden deliller ve burhanlar, lâyüad ve lâyuhsâdır. O delillerin en büyükleri
üçtür.
Birincisi: Bazı âyetlerini gördüğün,
işittiğin şu kitab-ı kebir-i kâinattır.
İkincisi: *Bu kitabın
âyetü'l-kübrâsı ve divan-ı nübüvvetin hâtemi ve künûz-u mahfiyenin miftahı olan
Hazret-i Muhammed aleyhissalatü vesselâmdır*.
Üçüncüsü: Kitab-ı âlemin tefsiri ve
mahlûkata karşı Allah'ın hücceti olan Kur'ân'dır….Mesnevi-i Nuriye
….Arkadaş! Şu minber-i âlide hutbe-i
ezeliyeyi okuyan ve şahsiyet-i mâneviyesiyle bizlere meşhud ve yüksek
şuûnatıyla âlemde meşhur olan zât-ı nurânî, (a.s.m.) vahdaniyet-i İlâhiyeye bir
burhan-ı sâdık-ı nâtık ve tevhidin hakikat olduğuna bir delil-i hak ve saadet-i
ebediyenin de vücuda gelmesine kat'î bir delil ve zahir bir burhandır……….
Mesnevi-i Nuriye
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
…Hayvânat cinsi, Resul-i Ekrem
aleyhissalâtü vesselâmı tanıyorlar ve mu'cizâtını da izhar ediyorlar…Mu’cizat-ı
Ahmediye A.S.M Risalesi
…Nasıl ki taşlar, ağaçlar, kamer,
güneş onu tanıyorlar, birer mu'cizesini göstermekle nübüvvetini tasdik
ediyorlar. Öyle de, hayvânat taifesi, ölüler taifesi, cinler taifesi,
melâikeler taifesi o zât-ı mübareki tanıyorlar ve nübüvvetini tasdik ediyorlar
ki, onlar, onu tanıdıklarını, herbir taifesi bazı mu'cizâtını göstermekle
gösteriyorlar ve nübüvvetinin tasdikini ilân ediyorlar….Mektubat
…O sultan-ı zîşan beni sizlere
gönderdiğini" söylüyor. Bak, öyle hârikalar gösteriyor; şüphe bırakmıyor
ki, bu zat o padişahın bir memur-u mahsusudur.
Sen dikkat et ki, bu zâtın söylediği
sözü, değil yalnız şu ceziredeki mahlûklar dinliyorlar; belki harikulâde
suretinde bütün memlekete işittiriyor. Çünkü, uzaktan uzağa herkes, buradaki
nutkunu işitmeye çalışıyor. Değil yalnız insanlar dinliyor; belki hayvanlar da,
hattâ bak, dağlar da onun getirdiği emirlerini dinliyorlar ki, yerlerinden
kımıldanıyorlar. Şu ağaçlar, işaret ettiği yere gidiyorlar. Nerede istese su
çıkarıyor. Hattâ parmağını da bir âb-ı kevser memesi gibi yapar; ondan âb-ı
hayat içiriyor. Bak, şu sarayın kubbe-i âlisinde mühim lâmba, onun işaretiyle,
bir iken ikileşiyor. Demek, bu memleket bütün mevcudatıyla onun memuriyetini
tanıyor. Onu "gaybî bir zât-ı mu'ciznümânın en has ve doğru bir
tercümanıdır," bir dellâl-ı saltanatı ve tılsımının keşşafı ve evâmirinin
tebliğine emin bir elçisi olduğunu biliyor gibi, onu dinleyip itaat
ediyorlar…Sözler
…Bu kâinatın Hâlıkı, bu kâinattaki
bütün makasıdının en ehemmiyetli medarı nev-i insan olduğundan ve bütün
hitâbât-ı Sübhâniyenin enanlayışlı bir muhatabı nev-i beşer olduğundan; o nev-i
beşer içinde en meşhur, en namdar ve âsârıyla ve icraatıyla en mükemmel, en
muhteşem fert olan zât-ı Muhammediyeyi (a.s.m.) o nevi namına, belki umum
kâinat hesabına kendine muhatap ittihaz eden Zât-ı Ferd-i Zülcelâl, elbette onu
hadsiz kemâlâtta hadsiz feyzine mazhar etmiştir.
İşte, bu üç nokta gibi çok noktalar
var, kat'î bir surette ispat ederler ki, şahsiyet-i mâneviye-i Muhammediye
(a.s.m.), kâinatın mânevî bir güneşi olduğu gibi; bu kâinat denilen Kur'ân-ı
kebîrin âyet-i kübrâsı ve o furkan-ı âzamın ism-i âzamı ve ism-i Ferdin cilve-i
âzamının bir âyinesidir. Kâinatın umum zerrâtının, umum zamanlarındaki umum
dakikalarının bütün âşirelerine darb edilip, hâsıl-ı darb adedince o zât-ı
Ahmediyeye salât-ü selâm, nihayetsiz hazine-i rahmetinden inmesini, Zât-ı
Ferd-i Ehad-i Samedden niyaz ediyoruz….Lem’alar
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*
…*Ey insan, ibret alınız! Kurt,
arslan, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselamı tanıyor, itaat ediyorlar.
Sizlerin hayvandan, kurttan aşağı düşmemeye çalışmanız iktiza eder*…….Mu’cizat-ı
Ahmediye A.S.M
…*Hâtemü'l-Enbiyâ aleyhissalâtü
vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz*…Reşhalar
…*Allah'ım! Senin Vücub-u Vücuduna
delâlet eden Muhammed'e (a.s.m.) salât ve selâm et*.
*Evet, sirâc-ı vehhac, burhan-ı
katı' odur*. *Öyle ise onu
tanımalıyız*.….Muhakemat
…*İyi dikkat et. Bu cemiyet-i
azîmenin bir reisi var. Gel, daha yakın gideceğiz. O reisi tanımalıyız*…Sözler