12.1.18

ESMA VE SIFAT-I NEBİ NOTLARI - ( ZÂT-I NURANÎ A.S.M )

 “ Bismillâhirrahmânirrahim..”

4 - ZÂT-I NURANÎ (A.S.M)

Anlamı: Nurun en cami mazharı. Her türlü karanlığın, zulmetin kendiyle dağıldığı. Manevi aydınlığın siracı. Her şeyin hakikatini gösteren ışık. Münevver zat.. Hz. Muhammed A.S.M

BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;

..Herşeyi gösteren güneşi, güneşten sormak gerektir. Evet, herşeyi gösteren, kendini herşeyden ziyade gösterir. Öyle ise, şemsin şuââtı ile onu görmek ve tanımak gibi, Hâlıkımızın Esmâ-i Hüsnâsıyla ve sıfât-ı kudsiyesiyle, Onu kàbiliyetimizin nisbetinde tanımaya çalışabiliriz....Şualar

"Ayinedir bu âlem, her şey Hak ile kaim / Mir'at-ı Muhammed'den Allah görünür daim."Barla Lahikası

…Şimdi o zâtı bize tanıttıracak pek çok sâdık muhbirler vardır. Birincisi: Enbiya meclis-i sâmîsidir.(peygamberlerin a.s yüksek meclisi) İkincisi: Huluk-u azîm (yüksek meziyetlerin) merkezi olan Zât-ı Nûrânîsidir… Şuâât

…İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sâni diyor ki:

“Ben seyr-i sülûk-i ruhanîde görüyordum ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan mervî olan kelimat nurludur, Sünnet-i Seniyye şuâı ile parlıyor. Ondan mervî olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve halleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu. Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukabil gelmiyordu. Bundan anladım ki, Sünnet-i Seniyyenin şuâı bir iksirdir. Hem o Sünnet, nur isteyenlere kâfidir; hariçte nur aramaya ihtiyaç yoktur.” Lem’alar

Arkadaş! Şu minber-i âlide hutbe-i ezeliyeyi okuyan ve şahsiyet-i mâneviyesiyle bizlere meşhud ve yüksek şuûnatıyla âlemde meşhur olan zât-ı nurânî, (a.s.m.) vahdaniyet-i İlâhiyeye bir burhan-ı sâdık-ı nâtık ve tevhidin hakikat olduğuna bir delil-i hak ve saadet-i ebediyenin de vücuda gelmesine kat’î bir delil ve zahir bir burhandır….Reşhalar

..Evet, zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) nuruyla âlemin şekli değişti. İnsan ve bütün kâinatın mahiyet-i hakikiyeleri o nur, o ziya ile inkişaf etti. Ve göründü ki, şu kâinatın mevcudatı, esmâ-i İlâhiyeyi okutan birer mektubât-ı Samedâniye, birer muvazzaf memur ve bekàya mazhar kıymettar ve mânidar birer mevcutturlar. Eğer o nur olmasaydı, mevcudat fena-yı mutlaka mahkûm ve kıymetsiz, mânâsız, faydasız, abes, karma karışık, tesadüf oyuncağı bir zulmet-i evham içinde kalırdı. İşte, şu sırdandır ki, insanlar zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) duasına âmin dedikleri gibi, Arş ve ferş ve serâdan Süreyyaya kadar bütün mevcudat, onun nuruyla iftihar edip alâkadarlık gösteriyorlar… Onuncu Söz | Mukaddime Haşiyesi

SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİM/SIFATTAN HİSSEMİZ;

"Hazine-i rahmetin en kıymettar pırlantası ve kapıcısı zât-ı Ahmediye olduğu gibi, en birinci anahtarı dahi Bismillâhirrahmânirrahîmdir. Ve en kolay bir anahtarı da salâvattır." On Dördüncü Lem'a /İkinci Makam / Altıncı sır

…..mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Muhammed’e salat getiririm..Celcelutiye