19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EZ- ZÂHİR – EL- BÂTIN

 EZ- ZÂHİR – EL- BÂTIN

ANLAMI:

ZÂHİR :  Varlık ve birliğine ait delilleri ile kendini izhar edip  sıfatları ile görünen zahir olan …

BÂTIN :  Zati mahiyeti perdeli, gözlerin idrakinden hislerin teşhisinden gizlenmiş ,yüce olan…

……… "Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve Ey azamet-i kibriyasından tesettür etmiş zat'ı akdes"..Münâcât

"………..O Zâhirdir; varlık ve birliğinin delilleri herşeyde ap açık görünür ve bütün varlıklar dış görünüşleri ve san’atlı yapılışlarıyla Onun kudret ve sanatına şâhitlik eder. O Bâtındır; herşeyin hakikatine vâkıftır ve herşeyin içyüzü Onun kudret ve hikmetine şâhitlik eder.” (Hadîd sûresi / 3)

“Allah, duyu organlarıyla idrak edilemez, bu cihetle Bâtın’dır. Ve yine Allah’ın varlığı istidlâl yoluyla, yani aklî deliller getirilerek isbat edilebilir. Bu bakımdan Allah Zâhir’dir.” İmam-ı Gazâlî R.A

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Öncelikle bu iki esma bize, Rabbimizin zahirimizde ve batınımızda tasarrufu ile bir aidiyet ve ünsiyet, Yaşadığımız dünyada zahir olduğuna asarının şahadeti, batın olduğuna eşyanın mahiyetinin içindeki harikulade işleyişinin delaleti ile de kurbiyet manasını ihsas eder.

Bununla birlikte insanın Allah’ın takdirine mazhar olmuş, makam ve mevkilerde görünmesi, ona ait olan nimetlerin iş ve efkarından zuhur etmesi, şükür ve hamd ile tezahürü..Zâhir esmasından bir tecelli ………….İstemediği hal ve durumlardan uzak kalıp, menfi mana ve yerlerde bulunmaktan içtinab etmesi, kendindeki vedia olan cihazatı ve hilkatine tevdi edilen cevheri sakınması ,Bâtın isminden bir cilve ,bir mübarek tezahürdür… ( manevi makamların setri de bu mananın içerisine girer..yine evvel isminin manevi terakkide mazi ve evvelinden bazı vukuat ve hakikatlerin müşahadesi ve bast-ı zaman tayy-yı mekan gibi durumlar bu Esmaların insan ruhunda açtığı  pencerelerdendir)

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Zâhir ve Bâtın isimlerinin hakikatlerine atfen ve harici tecellilerine işareten Risale-i Nur’dan 1-2 mesele paylaşılacaktır.

…………" O Zâhirdir; varlık ve birliğinin delilleri herşeyde ap açık görünür ve bütün varlıklar dış görünüşleri ve san’atlı yapılışlarıyla Onun kudret ve sanatına şâhitlik eder. O Bâtındır; herşeyin hakikatine vâkıftır ve herşeyin içyüzü Onun kudret ve hikmetine şâhitlik eder.”” Hadid Sûresi;........

..........Ve ism-i Zâhir ile işaret edildiği gibi, her ağacın giydiği suret ve şekil, öyle musannâ ve münakkaş bir hulledir, bir libastır ki, o ağacın dal ve budak ve âzâ ve eczasıyla tam kametine göre biçilmiş, kesilmiş, süslendirilmiş. Ve öyle hassas ve mizanlı ve mânidardır ki, o ağacı bir kitap, bir mektup, bir kaside suretine çevirmiştir...........

……………Ve ism-i Bâtın ile işaret edildiği gibi, her ağacın içinde işleyen tezgâh öyle bir fabrikadır ki, o ağacın bütün ecza ve âzâsını teşkil ve tedbir ve tedbirini gayet hassas mizanla ölçtüğü gibi, bütün ayrı ayrı âzâlarına lâzım olan maddeleri ve rızkları, gayet mükemmel bir intizam altında sevk ve taksim ve tevzi ile beraber akılları hayret içinde bırakan şimşek çakmak gibi bir sürat ve saati kurmak gibi bir suhulet ve bir orduya arş demek gibi bir birlik ve beraberlik ile o hârika fabrika işliyor. ……………Şualar

Ve;
................ Hattâ, birtek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar esmâ-i İlâhiyenin cilve-i nakşı görünebilir…Sözler

…………İnsan, üstünde nakışları görünen esmâ-i İlâhiyeye aynadarlık eder. Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfının başında bir nebze izah edilen insanın mahiyet-i câmiasında nakışları zâhir olan yetmişten ziyade esmâ vardır…..Sözler

Evet,

"...Ve Biz ona şah damarından daha yakınız." Kaaf sûresi / 16

"...Elbette O, sinelerin içinde olanları da bilir." Fâtır sûresi / 38

" Rabbin, onların, sinelerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir." Kasas sûresi / 69

" Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki, O, göğüslerin özünü bilir." Mülk sûresi / 13

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Yemin olsun güneşe ve aydınlığına. • Ve onu takip eden aya. • Ve onu gösteren güne. • Ve onu örten geceye. • Ve gökyüzüne ve onu binâ edene. • Ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene. • Ve insana ve onu intizamla yaratana. (Şems Sûresi: 1-7.)

……….Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzârında saltanatının haşmetini, hem servetinin şâşaasını, hem kendi san’atının hârikalarını, hem kendi mârifetinin garîbelerini izhâr edip, göstersin. Tâ, cemâl ve kemâl-i mânevîsini iki vecihle müşâhede etsin:

Bir vechi, bizzat nazar-ı dekàik âşinâsıyla görsün; diğeri, gayrın nazarıyla baksın…..Onbirinci Söz

……………Evet, Kendini bildirmek isteyen o ezeli ve ebedi hazine asarı ile zahir olmuş..hakikat ve mahiyeti eşyayı sevk ve idarede manevi bir planla işlettirilişi ile de bir manada Bâtın olmuş…………. “Sâni´-i Âlem, âlemde dâhil olmadığı gibi âlemden hariç de değildir. İlmi ve kudreti ile herşeyin içinde olduğu gibi, her şeyin fevkindedir.” Mesnevi-i Nuriye/Katre

…………Evet, İnsan Rabbimizin murad ettiği mana üzerine işlemelidir. Onun marifetini kazanacak gayretler içinde olmalıdır. İbret ve tefekkür ile O’nu sıfatları ile tanımaya çalışmalıdır. Yani takdire şayan, harika bir güzellik ve özellik sahibi bir şey kendini izhar edip gösteriyor ise o’nu görmek lazımdır. Böyle müşahede ile elde edilen bir yakin, insanı müdakkik, imanını ise tahkiki yapar…

Ve Batın noktasında ise, Allah’ın kalbimizin en ince detayından haberdar olduğunu bilmek ve kendini onun istemediği durum ve nefse itimad, ucb,fahr,meziyetiyle övünmek,başkasına karşı üstünlük sağlamak gibi kötü ahlaktan sakınmak iktiza eder. Bununla birlikte tefani, tesanüd, isar,tevazü gibi hasletlerle içtimai hayatta bulunmak ve konumla da İslamiyet’in güzelliğine imanın terbiyesine hüsn-ü misal olmaktır.



Ayrıca; eşyanın var edilişinin hakiki mahiyetini anlamak ise yine batın isminden elde edilen kazanımlardandır.

.