19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-VELİYY

EL-VELİYY

ANLAMI: Bütün yarattıklarına nazır, işlerine ve ihtiyaçlarına vekil, salih kullarını seven, himaye ve yardım eden, gerçek ve yegâne dost anlamına gelmektedir.

“Benim velîm Kitab’ı indiren Allah’tır ve O bütün Salih kullarını koruyup gözetir.”  (A’raf 7/196)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Bu isimle bağımız iki cihetle ele alınabilir.

Birincisi; hilkatimiz itibariyle, Rububiyet iktizası noktasında Rabbimizin yarattığı mahlûkatın hacetlerini deruhte etmesi, nezareti altında tutması ile O’na ve esmasına bakan cihetteki tecellisidir.

İkincisi ise, hususi manada olup, Allah’ın C.C Takva ve amel-i salih sahibi olan İhlaslı kulunu sevmesi, gözetmesi, taltif etmesi, yardım ve himaye etmesi ile birlikte, manevi derecesi yükseltip rızasına yaklaştırması, ona dost olması ve onu dostu kabul etmesi şeklindedir. Bu tecelliye mahzar olmak, en büyük maksudumuz, matlubumuz duamızdır…

……..Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:

"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." Hz.Muhammed A.S.M (Buhârî, Rikak 38.)

Açın gözünüzü! Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. ( Yunus/62)

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

… İ’lem eyyühe’l-aziz! Nefsine olan muhabbeti icab ettiren nefsin sana olan kurbiyeti ise, Hâlıkına muhabbetin daha fazla olmalıdır. Çünkü, nefsinden o daha karîbdir. Evet, senin fikrin, ihtiyarın idrak edemedikleri sendeki mahfiyat, Hâlıkın nazarı ve ilmi altındadır….Mesnevi-i Nuriye

Veli başkasının işini üzerine alıp idare ve muavenet eden anlamına gelmektedir. Rabbimize nisbet edildiğinde ise yukarıda da kısmen söz edildiği gibi, Allah’ın (c.c)  veli isminin genel tecellisi ve tasarrufundan canlı cansız, insan hayvan farkı olmaksızın tüm mahlûkatı, masnuatı, halk ettiği mevcudatı istifade eder.

Ancak bu isim yakınlık, hususiyet ve dostluk anlamında ise sevdiği kulları ile kendi arasındaki seven ve sevilenler ait münasebeti ve muhabbeti ifade eder.

  Allah (c.c) inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. ” (Bakara 257)

“ Sizin dostunuz ancak Allah’tır (c.c), Resûlüdür (s.a.v), iman edenlerdir. ” (Maide 5/55.)

“ Allah (c.c) takvâ sahiplerinin dostudur. ” (Casiye 45/19)

 “ O hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır ” (Şura 42/28)

Evet, Hülasa olarak; Tüm yarattıklarının sevk ve idaresi onun kabza-yı tasarrufundadır.Rububiyet ve ulûhiyetinin iktizasınca yarattığı mahlûkatına nazırdır, tüm ihtiyaçlarını giderilmesini üzerine alan kefil ve ihsanını onlara ulaştıran velileri ve muinleridir.

Ve O kendine ve iman edilmesini istediği rükünlere iman eden, takva ve amal-i salih dairesinde bulunan kullarının velisidir. Onların dünya ukba tüm işlerini üzerine alır. Muavenet elini uzatır. Hayırlı ve güzel sonuçlar lütfeder. Ve O,Kullarının kendisine, bilerek, görerek, severek, emrettiği şeyleri uygulama noktasında istekli ve gayretli, acziyle ve fakrıyla O’nun şefkat ve merhametinden daima ümitli bir şeklide teveccüh etmelerini ister…

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Evet, Allah’ın C.C dostluğu ancak kendi bildirdiği üzere; Resulünün A.S.M yolundan gitmekle mümkündür. …..“De ki, eğer siz hakikaten Allah’ı seviyorsanız, bana ittiba edin (uyun) ki Allah da sizleri sevsin.” (Âli İmran Sûresi, 3/31)…Ve bu ise sünnet-i seniye denilen hususlara riayet etmek demektir………..“Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef’ali, ahvalidir. Bu üç kısım dahi, üç kısımdır: Feraiz, nevafil, âdât-ı hasenesidir.” (Lem’alar)…………..Ve bu yolculuğun muhteviyatında ise; İman, İslâm,marifet, muhabbet,şükür,hamd, ibadet, O’nu arayış, O’na adanış, O’na yaşayış,O’nu mutlak dost bilmek vardır………. “Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin” (Yusuf 12/101)

…………O’nun dostlarını da dost bilmek ve düşmanlarını da düşman bilmek, sevginin vazgeçilmez tezahürü olan sadakat, rıza gibi haller, hisler, duygular, fikir ve fiilin ince ve hassas işçiliği vardır. 

Allah’ın C.C, kendisinin velisi olduğunu idrak eden ve bu nimete şuur ve yakin ile sahip olan ve o ebedi saadet anlamına gelen dostluğu kazanan bir kul, bu mazhariyetin taşıyıcısı ve göstereni olarak; insanlara emin, müminlere dost ve muin, Ümmet-i Muhammed’e A.S.M müşfik ve duacı, hayır temennileri içinde olur. Bu mazhariyetle muvaffak olan insana Allah C.C veli olmuştur..O kul da  Allah’ın Velisidir. Ve Allah’ın dostluk himayesi altındadır. Her işinde O’nun dostluk yardımını yanında bulur……

Bu güzel bahsi Peygamberimizin A.S.M, meşhur meşakkatli Taif dönüşü etmiş olduğu aşağıdaki dua ile noktalayalım inşallah;

O demiş;

 “İlâhî, kuvvetimin zaafa uğradığını, çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor görüldüğümü ancak sana şekvâ ederim ey merhametlilerin en merhametlisi, herkesin hor görüp dalına bindiği çaresizlerin Rabbi sensin. İlâhî, huysuz ve yüzsüz bir düşman eline beni düşürmeyecek hatta hayatımın dizginlerini eline verdiğin akrabadan bir dosta bile bırakmayacak kadar beni esirgersin. İlâhî, gazabına uğramayayım da çektiğim mihnetlere belâlara aldırış etmem. Fakat senin af ve siyanetin (afiyetin) bana bunları da göstermeyecek kadar geniştir. İlâhî gazabına uğramaktan, rızasızlığına düçar olmaktan, senin o karanlıkları parıl parıl parlatan dünya ve ahirete ait işlerin medâr-ı salâhı olan nur-u vechine sığınırım. İlâhî sen razı oluncaya kadar affını isteyeceğim. Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.”



Yüzbin Âmîn…


.