19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-MUCÎB

EL-MUCÎB

ANLAMI: Kendisinden gerek istidat lisanıyla, gerek ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla, gerekse lisan-ı ıztırariyle olsun dua edip istekte bulunan kullarının dualarına karşılık verip icabet eden anlamına gelmektedir.

“Rabbiniz buyurdu: Bana dua edin. Size cevap vereyim.”(Mü’min, 40/60)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Konunun genişliği ve tüm hayatı her şeyi ile kuşatması, yaratılışın ana gayesi oluşu gibi muhteviyatı çok şümullü olduğundan yine kısa atıflarla iktifa edeceğiz..

“ Deki: Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki.”(Furkan, 25/77),

“ İbadetlerin en büyüğü, ibadetin tâ kendisi ve "ibadetin özüdür, iliğidir." ( Hz.Muhammed A.S.M )

" Allah'ın fazlından isteyin, zira Allah istenmesini sever." ( Hz.Muhammed A.S.M )

….Dua bir sırr-ı azîm-i ubûdiyettir. Belki ubûdiyetin ruhu hükmündedir… Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci Zeyli..Okunması tavsiye edilir

………..Evet, hakikat-i halde, âyât-ı beyyinâtın beyânıyla sabit olan budur ki: Bütün mevcudât, herbirisi birer mahsus tesbih ve birer hususi ibâdet, birer has secde ettikleri gibi; bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye giden, bir duâdır. ……..Yirmi Üçüncü Söz okunması tavsiye edilir.

…….."Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur." Risale-i Nur /Mektubat

“…Biz de duayı ne güzel kabul ederiz” Sâffat 75

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Allah tüm mahlûkatının kendilerine mahsus lisanlarla ettikleri dualarını bilir, iştir, hayırlı ve ya şerli bir istek olsun icabet eder. Cevapsız bırakmaz. Ancak O her şeyin hakiki durumuna bakar ve mutlak hayır yönüyle karşılık verir.Aşağıda paylaşacağımız paragraf içeriğindeki harika izah ile bu ismin hakikatini göstermektedir.

“Cevab vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevab vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenâb-ı Hakk’ın hikmetine tâbidir. Meselâ: Hasta bir çocuk çağırır: ‘Ya Hekim! Bana bak.’ Hekim: ‘Lebbeyk’ der.. ‘Ne istersin?’ cevab verir. Çocuk: ‘Şu ilâcı ver bana’ der. Hekim ise; ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez. İşte Cenâb-ı Hak, Hakîm-i Mutlak hâzır, nâzır olduğu için, abdin duasına cevab verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevaperestane ve heveskârane tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasıyla ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.” (Sözler)

Bununla birlikte Rabbimizin MUCÎP oluşu nasıl mahlûkatın yaşayışında bir emniyet ve ünsiyet noktası oluşturuyor. Öyle de Rabbimiz de bizden onun emirlerine, yoluna, rızasına yapılan davetlere icabet etmemizi ister.

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle İnsan, Allah’a C.C her şeyi ile muhtaç olduğunu unutmamalıdır ve Dua gibi bir hazineyi elden bırakmamalıdır. Ve Rabbimizin MUCÎP olduğuna iman etmek ve onun hikmetine itimat etmek çok önemlidir. Bu bizi ümitsizlik ve sabırsızlık da bulunan zarardan muhafaza edecek bir noktadır. Ayrıca yukarıda ifade edildiği gibi duanın bir ibadet olduğu bilincine sahip olmak, asıl neticesinin uhrevi olduğunu bilmek ve o teslimiyetle sükûnet ve sekinet bulmak huzur verici bir durumdur. O her şeye kafidir…

İ’lem eyyühe’l-aziz! Allah’a tevekkül edene Allah kâfidir. Allah, Kâmil-i Mutlak olduğundan, lizatihî mahbubdur. Allah, Mûcid, Vâcibü’l-Vücud olduğundan kurbiyetinde vücut nurları, bu’diyetinde adem zulmetleri vardır. Allah, melce ve mencedir. Kâinattan küsmüş, dünya ziynetinden iğrenmiş, vücudundan bıkmış ruhlara melce ve mence odur…..Mesnev-i Nuriye

………..Yani, “o hal gösteriyor ki, onun öyle bir Rabbi var ki, ona, herşeye bedel bir teveccühü var ve bütün eşyanın yerini tutar bir nazarı var; bütün eşya Onun bir teveccühünün yerini tutamaz.” Sözler



Bununla birlikte; Emr-i İlahiye ve Sünnet-i Seniyeye icabet etmek noktasında gösterilen hassasiyet.. ve bizden bir şey talep edenlerin talepleri ile samimi ilgilenmek, elden geldiği kadar isteklerini yerine getirmeye çalışmak, kaba olmamak, “İsteyiciye gelince, onu da azarlayıp kovma” Duha 10. “kendimiz için istediklerimizi başkası içinde isteyebilecek bir konuma gelmek gibi bir ruh hali kazanmak bu isimden güzel ahlâk olarak istifade ettiğimizin göstergesidir.

.